Feminizm Derneği son bir yıldır sosyal medya üzerinden
bir araya gelen kadın ve erkeklerden oluşan bir grubun çekirdeğini oluşturduğu
ve üyelerinin çoğunluğunu oldukça genç insanların oluştuğu bir dernek. Dernek çalışmalarını son 6 aydır sürdürüyor
ve Haziran ayından beri de dernek statüsünü kazanmış durumdalar. Yani her şey oldukça yeni, herkes oldukça
heyecanlı. Şu ana kadar muhtelif cinsel
saldırı davalarına müdahil olmaya çalışmış dernek, bir kısmı halen devam
ediyor. Diğer aktiviteler için fikirler
geliştirilmeye devam ediyor.
Peki, odadaki file geri dönelim. Evet Feminizm Derneği’nin
erkek üyeleri var, derneğin kadın üyeleri “erkek görünürlüğünü” önemsiyorlar,
hatta yönetimde de erkekler var. Pozisyonları bu şekilde. Sevgili Burçin Tetik
kendisiyle dernek hakkında twitter üzerinden ilk yazıştığımız günlerde
özellikle erkeklerin yönetimde olmasına ilişkin çekincelerini dile getirmişti. Derneğin
Facebook sayfasında erkek adminlerin kadın yorumcuların yorumlarını silmelerini
tuhaf bulduğunu dernek üyelerine iletmemi de her zamanki tatlı kinayeli tonuyla
rica etmişti. (ilettim elbette, ilettim J ) Feminizm Derneği’nin twitter sayfası adminleri de feminizmi
cinsiyet eşitliği üzerinden tanımladıklarını, herhangi bir cinsiyeti öne
çıkarmadıklarını vurgulayan yorumlarla Burçin’e dönmüşlerdi. Yani burada birbirimizi ikna etmemiz gereken
bir açı farkı halen var. Bu bir.
Ama sadece bu kadar. “Bu bir” dedim ya, “bu da iki”lik
bir durum yok henüz. Ben çok sevdim
ekibi ve toplantı bitmeden hemen bir üye formu istedim. Tartışacağımız muhtelif konular olduğuna eminim.
Özellikle cinsiyet körü ve kimlik körü bir feminizm anlayışı üzerinden bu
mücadeleye ilgi duyan erkeklerin doğru bir angajman kurabileceğine dair
çekincelerim halen devam ediyor. Erkeklerin
feminizmle kadınların geliştirdiği aynı argüman ve araçlarla ilişki kuramayacağı, kurmaması gerektiği yönündeki görüşüm de aynı şekilde baki.
Natrans hetero erkeklerin feminist teoriden
yararlanamayacakları veya bu teoriye bir katkı sunamayacaklarını düşünüyor değilim
elbette. Aksine bizim de çok ihtiyacımız
olan bir özgürleşme aracından bahsediyoruz.
Konunun biyoloji olmadığı, toplumsal cinsiyet dediğimiz gizem nesnesine
baktığımız da gün gibi ortada.
Ama erkekler olarak bazen unuttuğumuz bir detayı tekrar
tekrar kendime hatırlatmaya çalışıyorum hep: toplumsal cinsiyet denen şey farkındalıkla
ortadan kaldırılabilse de ayrıcalık denen şeyi üretmeye devam ediyor. Ve bu durum
feminist erkeklerin teker teker iyi niyetlerinden ve farkındalık seviyelerinden
bağımsız bir konu.
Erkek ayrıcalığı diye bir şey vardır.
Ve bu ayrıcalık patriyarka dünyadan tamamen silindiğinde
ortadan kalkacak, daha önce değil. Patriyarkayla mücadele devam ettiği sürece de
ayrıcalıklarının farkında olmak ve bunun etkisini dengeleyecek politikalara
katkı sunmak pro-feminist erkeklerin önündeki en önemli görevlerden olmaya
devam edecek.
Tüm bunları akılda tutarak Feminizm Derneği’nin neden
fena bir fikir olmayabileceğini size söyleyeyim: Çünkü bu platformun erkeklere açık olması
oldukça önemli bir fark. Kadınlarla
birlikte, kadınlarla temas halinde, kadınların deneyimlerini birinci ağızdan
duyabilecek yakınlıkta, daha da önemlisi herhangi bir saçmalama ihtimaline
karşı kadınların bir kulak çekimi mesafesinde iş yapmakta buradaki erkekler. Ve inanın bu iyi bir şey.
Daha önce sadece erkeklerden mütevellit toplumsal
cinsiyete dair çalışmalar yapan gruplarda bulundum ve kendi içine kapanan
erkeklerin, feminist ve queer teoriyi ne kadar soyut bir şekilde
tekrarlayabildiklerini gördüm. Ne kadar
kolay bir şekilde tökezleyebildiklerini / tökezlediğimizi gördüm. Sürekli cinsiyetçilikten, queer teoriden ve
cinsiyetin akışkanlığından bahsetmemizin erkekler arası eril bağın yeniden
tesisini engelleyemediğini gördüm.
Bu sadece şunu gösterdi bana: Kadınların deneyimlerinden kesintisiz
beslenmeyen iyiniyetli erkeklerin feminizm ile ilişkileri her zaman dolaylı,
ikinci elden, kitabi, soyut, teorik, eğreti ve kırılgan kalmaya mahkûm
oluyor. Erkeklerin kendilerine giydirilen
toplumsal cinsiyetle baş edebilme becerilerini geliştirecekleri ve diri
tutacakları yegâne okul kadınlarla birlikte iş yapmaları. Aksi ı-ıh.
Ve bu yüzden Feminizm Derneği’nin erkeklerin ihtiyacı
olan bu eğitim için doğru bir platform sunabileceğini düşünüyorum. Erkekler olarak bu projenin hakkını ne derece verebildiğimizi hep birlikte göreceğiz. Her ne olursa olsun derneğin bu fikre ikna olmuş kadın üyelerine şimdiden
kendi adıma müteşekkirim. Özlem, Damla, Cansu, İrem ve de Selin çok çok teşekkürler
J.
Erkek üyelere de şimdiden yoldaşça bir selam
gönderiyorum. Ozan, Emre, Bilal ve de
Özgen, çok güzel işlere imza atacağınıza eminim. Şimdiden kolay gelsin.
Siz de ikna oldu iseniz Feminizm Derneği’ni Facebook ve
Twitter sayfaları üzerinden takip edebilirsiniz. Ya da üye olmayı tercih edebilirsiniz.
Toplantının fotoğrafını da buraya koyayım … ve elbette
yayınlamak için gözümün kapalı olduğu resmi seçmiş olmaları!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder