8 Şubat 2016 Pazartesi

evet tecavüz ve taciz mizahının erkekler üzerinde bir etkisi var







Son birkaç gündür sosyal medyada bir takım insanlarla tecavüz mizahı ve tecavüz kültürü üzerine uzun tartışmalara girip çıkıyorum. 

Benim için tartışma Bülent Üstün’ün ünlü çizgi roman karakteri Kötü Kedi Şerafettin’i beyaz perdeye taşımaya karar vermesiyle başladı.  Biz de cinsomedya.org olarak Şerafettin’in tecavüz ve taciz mizahı bakımından neden sorunlu bir karakter olduğunu anlatmaya çalıştık. 

Erkek Mizahçılar

Çok detayına girmek istemiyorum, Şerafettin’in sorunlu geçmişinden bir kuple yazının en altına ekledim.   Bülent Üstün’ün neden tecavüz mizahı yapmayı tercih ettiğine ilişkin soruya verdiği cevapları da şuradan izleyebilirsiniz (61nci dakikadan devam edin).  Üstün’ün “Şerafettin sonuçta bir kedi, kızlarla hardcore sevişiyor” cevabı absürd gerekçelendirmeler tarihine geçecek cinsten. Tecavüz eşittir hardcore seks lafını cımbızladığımı düşünüyorsanız kendiniz izleyin, kendiniz takdir edin.

Yine de Üstün’e günah keçisi olarak yüklenmenin pek bir anlamı yok.  Tek başına değildi, halen de değil.  Temsil ettiği 90’ların ergen erkek odaklı mizah kültürü bugün o taraklarda bezi olmayan, ya da nispeten az bezi olan birçok erkek mizahçı tarafından icra edildi.  Erdil Yaşaroğlu, Bahadır Baruter, Memo Tembelçizer, Fatih Solmaz benim ilk aklıma gelenler.  O yıllarda birçok mizah dergisi parasını tecavüz ve taciz mizahını dozunda vererek kazandı.  90’lar her bakımdan tuhaf yıllardı.  İncelemek isteyen sosyologlar için gani gani sosyopatolojik malzeme üretildi bu dönemde.

Erkek Okurlar

Bir erkek olarak, bu dergilerin zamanında çok sıkı takipçisi bir erkek olarak kendime ne pay çıkarmam gerekir?
Tecavüzün genetik bir şey olduğunu düşünüyor değilim. Erkeklerde doğuştan var olan bir eğilim olduğunu düşünüyor değilim.  Ama tecavüz mizahının erkeklerin algıları üzerindeki etkisini bir erkek olarak kendi ilk gençlik deneyimlerimden biliyorum.  Tecavüz mizahının bol keseden kullanıldığı bu dergileri bayıla bayıla okurduk. Tecavüz nedir gibi bir ayrım düşünmezdik.  Okuduğumuz hiçbir şeyde böyle bir ayrımdan bahsedilmiyordu çünkü.  Sadece ayıp ayrımı vardı.  Bir şey ya ayıptı ya değildi.  Seks ayıptı mesela, tecavüz ayıptı, öpüşmek ayıptı, kızlara çıkma teklif etmek yerine göre ayıptı, gaz çıkarmak her zaman ayıptı vesaire. Bize göre hepsi birdi. “Muzur” şeylerdi. 

Tecavüz mizahının ifade özgürlüğü ve sanatsal yaratım özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunanlar bugün genelde aynı şeyi söylüyor:  “Tecavüz mizahı okuyanlar erkeklerden bugün kaçı tecavüzcü oldu? Hiçbiri. Abartıyorsunuz. Saçmalıyorsunuz.”

Kaç kişinin tecavüzcü olduğunu bilemem.  Elimde veri yok.  Kendimi ve yakın çevremdeki erkekleri bilirim bir tek. 

Evet doğrudur biz tecavüzcü olmadık.  Tecavüz ve taciz mizahını okudukça birer tecavüzcü olmadık belki ama daha tuhaf bir şey olmaya başladı.  Ergen halimizle Kunteperleri, Şerafettinleri, Lombak karikatürlerini okudukça karşı cinse yönelik saygımız gün geçtikçe azalmaya başladı.  Kızlar, o yaşa kadar birlikte büyüdüğümüz oyun arkadaşlarımız, gözümüzde dengimiz olmaktan yavaş yavaş çıkıyorlardı.  Komik bir şeye dönüşüyorlardı. Ya çok güzel ve komik, ya da sadece komik.

Evet, adap, centilmenlik, herkesin ortasında söylenecek şeyler, söylenmeyecek şeyler vs bunları halen bilmeye ve uygulamaya devam ediyorduk.  Kurallar kural olmaya devam ediyordu.  Ama işte herkesin ortasında olmadığımız o kısa gerçeklik anlarında farklı kuralların devreye gireceğine inanmaya başlamıştık. 

Kızlar, iradeleri sabit olmayan şeylere dönüşmüşlerdi.  Görünüşü aldatıcı olan komik şeylere.  Her şey üzerlerine biraz gitmenize, biraz ısrarcı olmanıza bakıyordu.  Bunu hissetmeye başlamıştık.  Bir şeyi istediğinizde “Hayır” diyecek kızlar kararlı bir ısrarcılıkla önce “off bilmem ki” diyecekler, biraz daha ısrar ettiğinizde de “Ayol yapma hayvan” diyip kıkırdayacaklardı.  Çok gerçekti. Bu his, eşyanın tabiatına dair bu sihirli bilgi, güçlü bir şekilde yer etmeye başlıyordu bizde. 

Israrın ne kadar devam etmesi gerekeceği, hangi araçları, hangi hareketleri içermesi gerekeceğine dair deneyime dayanan bir bilgi yoktu elimizde.  Ama yine de denemeye değerdi.

Çevresindeki kadınlarla tartışabilecek kadar şanslı olan erkekler bu fikirlerin saçmalığından görece erken kurtulabildi.  Çoğumuz ise çeşitli derecelerde taşımaya devam ediyoruz.

Bunların ilk gençlik heyecanlarıyla alakalı olduğunu söyleyenler bence fena yanılıyor.  Bunların hiçbirini düşünmeden de pekâlâ geçirebilirdim ilk gençliğimi.  Arzuların, seksin, oyunculluğun bu saçma sapan fikirlerle iç içe geçmesinin hiçbir gereği yoktu.  Şimdiki neslin genç erkekleri için de hiçbir gereği yok. İnanın.

Nereye varmaya çalışıyorum?

Varmaya çalıştığım yer ortada sanırım.  Hiçbir kültür ürününün kalmadığı gibi, tecavüz mizahı da dergi sayfalarında kalmıyor.  Gerçek hayata bir etkisi var.  Bu dünyayı yansıtmıyor sadece, var olanı pekiştiriyor, yönlendiriyor, yeniden dolaşıma sokuyor.

90’ların komik tecavüzcü çizgi roman karakterlerini kendine esin alan dünün ergen erkekleri, aradan geçen 20 yıl sonra bugün gururlu birer trol.  

Kendilerini sosyal medyada, işyerinizde, televizyonda, gazete köşesinde, okulunuzda, öğretmenler odasında, ailenizde, sevgilinizde görebilirsiniz. 

Halen on üç yaşında öğrendikleri o tılsımlı anlara inanmaya devam ediyorlar.   İçten içe halen kadınlardan gelen şu ya da bu cinsiyetçilik eleştirisine yeterince yüksek perdeden ve yeterince mizah dolu cevap verirlerse karşılarındaki o komik şeyin “off bilmem ki” diyeceğine inanıyorlar. 

Bu adamların kendilerine gelmeye ihtiyaçları var.  Geç de olsa ergenlikten çıkmaya ihtiyaçları var.

Çıkmalılar.

Tecavüz mizahı yapmayın arkadaşım.  Büyüyün.


@alperard











- bu arada, yukarıda bahsi geçtiği üzere, Kötü Kedi Şerafettin'in tecavüz ve taciz geçmişi aşağıda-












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder