14 Şubat 2016 Pazar

marksist başıma hepinizin sevgililer gününü en içten dileklerimle kutlarım!





Kapitalizm altında duygusal ilişkiler sürekli bir beklenti, beklentiyi karşılayamama, hayal kırıklığı, yeni bir beklenti sarmalına takılıyor. Ama bu insanın değer ve umut arayışının önüne geçmiyor, geçemiyor. Tüm acılara rağmen daha fazlasını hakettiğimize dair güçlü inancımız eş zamanlı olarak var olmaya devam ediyor. Sevgililer Günümüz kutlu olsun!


Her zaman olduğu gibi yine berbat bir gündemin içinden, savaşların içinden geçiyoruz, ülkenin içinde koca bir halka karşı yürütülen kirli bir savaş var, şehirlerde tanklar var, bodrumlarda insanlar katlediliyor, hemen yanı başımızda, Suriye’de başka bir savaş ve o savaştan kaçmaya çalışan ve yeni ölümlere yelken açan göçmenler...

Bir Marksist iseniz hemen her zaman gündemin, an itibariyle çekilen acıların ağırlığıyla baş etmek, buna cevap vermek zorundasınız. Bu içine girmeyi seçtiğiniz mücadelenin bir parçası, dünyanın daha iyi bir yere gitmesini istiyorsanız gözünüzü kırpmadan bakmak zorunda olduğunuz çirkin ve dehşet veren resmin bir parçası.

Ama tüm bu acılarla eş zamanlı olarak başka bir gerçekliğin daha içinden geçiyoruz. Kapitalizm, insanın kendisini değerli hissetmeye olan derin arzusunun önüne geçemiyor, umudunun önüne geçemiyor, küçük paketlerle de olsa sunmak, bundan para kazanmaya çalışıyor olsa da sunmak zorunda hissediyor.

Lafı uzatmayayım: Bugün Sevgililer Günü. Sevgilisi olan olmayan cümlemize kutlu olsun.

Evet reklam şirketlerinin bir icadı, evet perakende endüstrisi çok paralar kazanıyor, evet tüketim kültürü vs vs…. Hepsine tamam. Ama ne olur kendinize fazla haksızlık etmeyin. Marks “Alt yapı üst yapıyı belirler” derken ekonomik olanın sosyal olan üzerindeki korkunç belirleyiciliğinden bahsediyordu. Bunu onayladığı ve değiştirilemez bir tunç yasa olarak gördüğü için bahsetmiyordu bundan, değiştirilmesi gerektiğini düşündüğünden ve insanın bundan çok daha fazlasını hakkettiğine dair derin bir inanç beslediği için söylüyordu bunu.

İnsan değerlidir sevgili dostlar.

Şuna inanıyorum: İnsan çok değerli bir varlık. Hayır düzeltiyorum: İnsan sınırsız değerli bir varlık. Hayır yine düzeltiyorum: Yaşamın kendisi sınırsız değerli bir şey. Her canlı, zoosferin tüm üyeleri sınırsız değerliler. Kediler sınırsız değerli varlıklar, köpekler, orangutanlar, inekler, tavuklar, balıklar, muhabbet kuşları, güvercinler, kartallar, hamam böcekleri sınırsız değerliler.

Yaşam değerlidir, insan değerlidir.

Peki tamam ama nereye varmaya çalışıyorum?

Şuraya: Kalpsiz bir dünyada yaşıyoruz. Sevgisiz ve rekabetçi bir dünyada. Sistemin tepesindekiler tarafından ya kişisel hayatımızda sevgisiz ve rekabetçi olmaya yönlendiriliyoruz, ya da bizim gibi alt katta oturan başka gruplara ve halklara karşı. Milliyetçilik ve hizipçilik gibi yalan sevgi söylemleri bize her zaman kendimizi ne kadar harcanabilir kılmamız gerektiğini, gerektiği anda ölmeye gitmek için can atmamız gerektiğini söylemiyor mu?

Kısaca böyle bir dünyada yaşıyoruz. “Elindekiyle yetin, mutlu ol, daha fazlasını isteme, sınırlı değerlini bil, yerini bil.”

Sevgililer Günü bizim sınırsız değerli hissetmemize izin verilen ender anlardan. Düğünler, balayları, doğum günleri, yeni yıl kutlamaları, mezuniyet kutlamaları sevgisiz ve değer yoksunu kültürümüzde yarık açan çok istisnai anlar.

Elbette ‘kutsal aileyi’ yüceltmeye çalışıyor değilim. Sınırlarının farkında olmak önemli. İnsanın sevgiye olan ihtiyacı sınırsız, ama verebileceği sevgi sınırlı. Kapitalizm altında yeterli sevgi üretilemiyor. Kapitalizm bizden emeğimizi çaldığı gibi sevdiklerimize verebileceğimiz ilgi sürelerini de çalıyor. Sevdiklerimize ayırabileceğimiz takatimizi, gücümüzü çalıyor. Toplumun bize vereceği, toplumsal hayat gereği hakkımız olan sevgi ve değerden çalıyor. Biz de tek eşli hayatımızdaki partnerimizden bize sunabileceğinden fazlasını, toplumsal olarak alamadığımız sevgi açığını, talep ederken buluyoruz kendimizi. Sınırsız değerli olduğumuz hissini toplum bize vermediği için sevgilimize yükleniyoruz, imkansız beklentilere giriyoruz.

Kapitalizm altında duygusal ilişkiler sürekli bir beklenti, beklentiyi karşılayamama, hayal kırıklığı, yeni bir beklenti sarmalına takılıyor. Ama bu insanın değer ve umut arayışının önüne geçmiyor, geçemiyor. Tüm acılara rağmen daha fazlasını hakettiğimize dair güçlü inancımız eş zamanlı olarak var olmaya devam ediyor.

Şahsen karşılıklı ve kesintisiz bir sevgiyle örtüneceğimiz bir geleceğin var olduğuna, bu olasılığın var olduğuna naif bir şekilde inanıyorum. Komün deneyiminin bize hakettiğimiz duygusal korumayı sunacağına yürekten inanıyorum.

İsterseniz saçma, isterseniz hayalci diyin, umrumda değil.

Sevgililer Gününüz kutlu olsun. Kendinizi değerli hissetme hakkınız kutlu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder