Çilem Doğan'ın özgürlüğüne bir adım daha yaklaşmış olması
gerçekten çok sevindirici haber. Dünden beri kadın erkek tüm dostlarımı çok
coşkulu görüyorum, ki bu ne güzel. Ben de bir iki kelam edeyim diyordum ki dün
bir kadın dostum nazikçe kulağımı çekti, erkekler kadınlardan bari bugün sahne
çalmayın diyor. Utandım, düşündüm, doğru. Ok mesaj alınmıştır :)
Ama gevezeleğimi hemcinslerime yöneltmemde ve erkek dostlarıma ve de kendime
küçük bir hatırlatma geçmemde bir sorun yoktur umarım:
Erkek dostlar, Çilem Doğan'a sevinmemiz ne güzel falan da,
kadının beyanı esastır diye bir tartışma var hani bazen kulağınıza çalınan ve
de çoğu zaman ikna olmadığınız. İşte o kural da kazandı dün. Sevincinizi,
desteğinizi tamamına erdirmek istiyorsanız onu da hatırlamanız gerekecek.
Dürüst olalım, kadın hareketi bu davayı bu kadar gündemimize getirmeseydi,
Çilem'in hikayesini duyan çoğumuz "tamam da şimdi devam etmekte olan dava
hakkında yorum şeyetmek şeyolur" diyor olacaktık. "Özsavunma olduğunu
nerden biliyoruz?" diyor olacaktık. "Evinin her ücra köşesine 24 saat
açık HD kamera yerleştirmiş olmadığı için sözüne güvenemeyiz" diyor
olacaktık. Beyanına güvenmemek için bin dereden su getirecektik.
Çilem Doğan gibi özsavunma noktasına gelmek zorunda kalmayan
ama beyanı her seviyede yok sayılan sayısız kadının sayısız hikayesi var
etrafınızda. Çok azı Çilem Doğan'ın sahip olduğu kamuoyu desteğine sahip, ama
hepsi de çok yakınınızda. Taciz, şiddet, tecavüz ve sayısız versiyonları.
Kadınları bunları konuşurken duyuyoruz ve allah kurtarsın diyoruz. Bugün bir
değişiklik yapıp CSI İstanbul kafasından sıyrılıp, beyanın neden esas olması
gerektiği hakkında düşünmeye başlayabiliriz. Bu mümkün. Bu kadarını borçluyuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder